top of page

1. Meclis

Tünkut Akata

23 Nis 2025

Ateş altında süngü hücumuna kalkıp ölüme koşulduğu yıllar olarak anlatır Halide Edip o günleri. 
Ama öyle süngü dediğimize bakmayın. Demir bulunamadığı için Anadolu evlerinin pencere parmaklıkları sökülüp tüfeklerin ucuna takılıyordu.

23 Nisan 1920


Ateş altında süngü hücumuna kalkıp ölüme koşulduğu yıllar olarak anlatır Halide Edip o günleri. 


Ama öyle süngü dediğimize bakmayın. Demir bulunamadığı için Anadolu evlerinin pencere parmaklıkları sökülüp tüfeklerin ucuna takılıyordu.


Pencereler kapanmıyordu belki ama bir halk, bağımsızlık penceresini ardına kadar açmak için tereddütsüz her şeyini veriyordu.


Yurdun her köşesinden akın akın insanlar geliyordu. Bir milletin son umudu tek bir yerde toplanıyor, bedeni orada olamayanların yürekleri orada atıyordu. 


O günlerde sıkça “Millet Kâbe’si Ankara’dır” denmesi de bu nedenledir. 


•••


Yokluk, yokluk ve yine yokluk dolu işgal yıllarının içinde bir vatan.


Ankara çorak bir kasaba ve parmakla sayılacak kadar devlete ait birkaç bina…


Ziraat Mektebi ve Ankaralıların evleri, gelenlere ev sahipliği yapsa da toplanılıp görüşülecek büyüklükte bir bina bulunmamaktaydı. 


İttihat ve Terakki Partisi için kulüp binası olarak yarım kalmış 10 odalı bir taş bina vardı.


Damı yok, kapıları yok, pencereleri yok yani bina yok.


Madem bu mücadeleyi halk yapacaktı, onun her parçası burada toplanmalıydı!


Önce Ankara’daki her evin damından birer kiremit alarak kapatıldı çatısı. 


Mobilya desek sağda solda bulunan tek tük okul sıraları toplandı ve boyandı. 


En şatafatlı obje Artvin’den gelen avizeydi ancak elektrik olmadığı için yakındaki bir kahvehaneden getirilen gaz lambasıyla yetinmekteydiler.


•••


Pembe mor Ankara taşından yapılmış bu binanın iç çeperinde “Milletin geleceği uğrunda milletle beraber çalışacağım” andını içen Mustafa Kemal’in sesi yankılanırken, gün geldiğinde dış çeperinde Polatlı’ya dayanan düşman toplarının sesleri yankılandı. 


Maddi yokluk had safhada olsa da manevi zenginlik emsali görülmemiş üstünlükteydi.


Bir yandan 300 yıl sonra ilk defa taarruza geçecek bir orduyu hazırlıyorlar, bir yandan da Cumhuriyet’in ilk taşları burada diziliyordu.


Çünkü “Hakimiyet artık Milletin” idi.

bottom of page